İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler:
1. I see..........Anlıyorum
2. I quit!..........İstifa ediyorum, bırakıyorum, vazgeçiyorum.
3. Let’s go!..........Gidelim
4. Me too..........Ben de
5. My god!..........Aman Tanrım
6. No way!..........Olamaz! Hiçbir şekilde, hiçbir yol,
7. Come on..........Yapma, hadi
8. Hold on..........Bekle
9. I agree..........Aynı fikirdeyim
10. Not bad..........Kötü değil
11. Not yet..........Henüz değil
12. See you..........Görüşürüz
13. Shut up!..........Kapa çeneni
14. So long..........Hoşça kal, oldukça uzun
15. Why not?..........Neden olmasın
16. Allow me..........Bana izin ver
17. Be quiet!..........Sessiz ol
18. Cheer up!..........Neşelen
19. Good job!..........İyi iş
20. Have fun!..........İyi eğlenceler veya eğlen
21. How much?..........Ne kadar
22. I'm full..........Tokum.
23. I'm home..........Evdeyim
24. I'm lost..........Kayboldum.
25. My treat..........Bu benden.
--------
1. So do I----------Bence de
2. This way----------Buradan ya da bu şekilde
3. After you----------Senden sonra
4. Bless you!----------Çok yasa!
5. Follow me----------Beni takip et
6. Forget it!----------Unut onu, unut gitsin
7. Good luck!----------İyi şanslar
8. I decline!----------Reddediyorum
9. I promise----------Söz veririm
10. Of course!----------Tabiî ki
11. Slow down!----------Yavaşla
12. Take care!----------Kendine iyi bak, dikkat et
13. They hurt----------Onlar acıtır, bu incitir
14.Try again----------Tekrar dene
15. Watch out!----------Dikkat et!
16. What's up?----------Ne haber?
17. Be careful!----------Dikkatli ol!
18. Bottoms up!----------Şerefe! İçkiyi bir yudumda bitirmek. Fondip yapmak
19. Don't move!----------Kımıldama!
20. Guess what?----------Tahmin et ne (oldu)?
21. I doubt it----------Ondan şüpheliyim, Ondan şüphe ederim.
22. I think so----------Sanırım öyle
23. I'm single----------Bekârım
24. Keep it up!----------Aynen devam et!
25. Let me see----------Bir bakayım
------
1. He has a large income----------Onun kazancı çok, iyi para kazanıyor
2. He looks very healthy----------O çok sağlıklı gözüküyor
3. He paused for a reply----------Cevap vermek için durdu
4. He repaired his house----------O onun evini tamir etti
5. He suggested a picnic----------Piknik yapmayı önerdi
6. Here's a gift for you----------Bu senin için bir hediye, işte hediyen!
7. How much does it cost? ----------O ne kadar tutuyor, maliyeti nedir?
8. I caught the last bus----------Son otobüse yetiştim
9. I could hardly speak----------Zorlukla konuşabildim
10. I'll have to try that----------Bunu denemek zorundayım
11. I'm very proud of you----------Seninle gurur duyuyorum
12. It doesn't make sense----------Bunun bir anlamı yok
13. Make yourself at home----------Kendini evdeymiş gibi hisset
14. My car needs washing----------Arabamın yıkamaya ihtiyacı var
15. None of your business! ----------Seni ilgilendirmez
16. Not a sound was heard----------Sessizlik hâkimdi, çıt yoktu
17. That's always the case----------Her zaman öyledir.
18. The road divides here----------Yol burada ayrılıyor
19. Those are watermelons----------Bunlar karpuz
20. What a nice day (it is)! ----------Ne güzel bir gün!
21. What's wrong with you? ----------Neyin var?
22. You are a chicken----------Sen bir ödleksin
23. A lovely day, isn’t it? ----------Hoş bir gün, (öyle) değil mi?
24. He is collecting (saving) money----------Para biriktiriyor
25. He was born in New York----------O New York da doğdu
--------
1. It sounds great!...............Kulağa harika geliyor!
2. It's a fine day...............Güzel bir gün
3. So far So good...............Şimdiye kadar çok iyi
4. What time is it? ...............Saat kaç?
5. You can make it! ...............Yapabilirsin
6. Control yourself!...............Kendini kontrol et
7. You should profit by my exam----------Benim durumumdan ders almalısınız.
8. He is ill in bed----------O yatakta hasta
9. He lacks courage...............O cesaretten yoksundur
10. How's everything?...............Her şey nasıl
11. I have no choice...............Seçeneğim yok
12. I like ice-cream...............Dondurmayı severim
13. I love this game...............Bu oyuna bayılırım
14. I'll try my best...............Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım
15. I'm On your side...............Ben senin tarafındayım
16. Long time no see! ...............Uzun zamandır görüşmedik
17. No pain no gain...............Acı yoksa kazanmak yok
18. Well it depends...............Şeye göre değişir, şeye bağlı
19. We're all for it...............Hepimiz onun için varız, buradayız
20. What a good deal! ...............Ne iyi bir anlaşma
21. What should I do?...............Ne yapmalıyım
22. You asked for it! ...............Sen kaşındın
23. You have my word...............Benim sözüme sahibisin
24. Believe it or not!...............İnan veya inanma
25. Don't count on me...............Beni hesaba katma, bana güvenme o konuda.
15 Eylül 2007 Cumartesi
İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler
Gönderen
CRYSIS
zaman:
07:36
0
yorum
Etiketler: İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler
REVİEW OF MODALS
REVİEW OF MODALS
İZİN
MAY I go out?
CAN I go out?
COULD I go out?
WOULD you mind my going out?
He CAN go out?
You MAY go out?
RİCA, İSTEK, DİLEK
CAN you move aside?
COULD you move aside?
WOULD you please move aside?
WILL you please move aside?
NASİHAT, ÖĞÜT
You SHOULD eat less.
You OUGHT TO eat less.
You HAD BETTER eat less.
You SHOULDN’T eat something salty.
SHALL I eat something sweet?
ALIŞKANLIK
I USED TO get up early when I was a student.
I WOULD get up early when I was a student.
TERCİH ETME, YEĞLEME
I WOULD RATHER go by train than by bus.
I WOULD RATHER you went by train.
BEKLENTİ
He SHOULD get there by noon.
He OUGHT TO get there by noon.
He WILL get there by noon.
He MUST be sleeping.
KARARLILIK, İSTEKLİLİK
I WILL do my best to learn English.
I WOULD LİKE TO live as I like.
I WON’T / SHALL NOT drive a car over the normal limits.
I WILL NEVER drive a car over the normal limits.
You SHALL stay at home.
He SHALL stay at home.
WILL you go to the cinema to night?
YETENEK, KABİLİYET
I CAN do it by myself.
I AM ABLE TO do it by myself.
I COULD do it by myself when I was young.
EMRETME
You ARE TO do it again.
You SHALL do it again.
You MUSN’T do it again.
Do it again, WILL you!
KARARLAŞTIRMA
She WILL be getting married today.
She IS TO get married today.
She WAS TO have got married today.
WILL you be studying medicine?
SÖZ VERME, REDDETME
I WILL help you.
I WON’T help you.
You SHALL have your wages tomorrow.
ÖNERME, TEKLİF ETME, DAVET
SHALL I open the door?
WOULD you like me to open the door?
WILL you have seat?
WON’T you have seat?
İMKAN, OLANAK, İHTİMAL
He CAN be a spy.
He COULD be a spy.
He MAY be a spy.
He MIGHT be a spy.
GEREKLİLİK, ZORUNLULUK
You MUST do it.
You HAVE TO do it.
You OUGHT TO do it.
You SHOULD do it.
İHTİYAÇ OLMAMA, GEREKSİZLİK
You NEEDN’T do it.
You DON’T HAVE TO do it.
You HAVEN’T GOT TO do it.
You DIDN’T HAVE TO do it.
You DIDN’T NEED TO do it.
You HADN’T (GOT) TO do it.
YASAKLAMA
You OUGHTN’T TO smoke here.
You SHOULDN’T smoke here.
You HAD BETTER NOT smoke here.
You MUSTN’T smoke here.
You AREN’T TO smoke here.
Gönderen
CRYSIS
zaman:
07:32
0
yorum
Etiketler: REVİEW OF MODALS
BE TO (AM/IS/ARE + TO – INFINITIVE)
BE TO (AM/IS/ARE + TO – INFINITIVE)
1- Arrangement planned for the future (Gelecekte planlanmış
bir eylem):
- They are to give the reports to the students today.
- Öğrencilere karnelerini bugün verecekler.
- The Secretary General is to talk to Denktaş tomorrow.
- Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri yarın Denktaş’la görüşecek.
Örneklerde görüldüğü gibi yapılması planlanan bir iş be to + infinitive ile anlatılabilir.
2- Duty or ordering (Görev ya da emir):
- You are to water the garden today.
- Bugün bahçeyi sulayacaksın. (Genellikle anne-babalar
çocuklarına yaptırmak istedikleri işleri bu şekilde söylerler)
3- Necessity (Gereklilik):
- We are to work harder.
- Daha çok çalışmamız gerek.
- You are to tell the truth.
- Gerçeği söylemelisin.
4- Purpose in if-clauses (Şart cümlelerinde):
- If you are to pass your class, you must work harder.
— Sınıfını geçmen için daha çok çalışmalısın.
5- In indirect speech (Dolaylı anlatım):
- He said, ‘Stay at home’. (DIRECT)
- He said that I was to stay at home. (INDIRECT)
— Evde kalmamı söyledi.
6- Arrangement planned in the past (Geçmişte planlanmış bir eylem):
- We were to buy a house in the near future.
- Yakın bir zamanda ev almayı planladık.
7- Expresses arrangements planned in the past but which didn’t
happen with “be (am, is, are, etc. ) + to have + past participle”
(Geçmişte planlanmış fakat gerçekleşmemiş bir eylem):
- We were to have bought a house, but later we changed our minds.
- Bir ev satın alacaktık fakat sonra fikrimizi değiştirdik.
- I was to have gone to Bodrum yesterday, but there was no room
on the bus.
- Dün Bodruma gidecektim fakat otobüste yer yoktu (gidemedim.)
Gönderen
CRYSIS
zaman:
07:31
1 yorum
Etiketler: BE TO (AM/IS/ARE + TO – INFINITIVE)
NEED
NEED
“Need” bir modal olarak yalnızca soruda ve olumsuz cümlelerde kullanılır. Üçüncü tekil şahıslarda (-S ) almaz. Olumsuz hali genellikle needn’t şeklinde kısaltılarak kullanılır. Olumlu cümlelerde yerine “must” kullanılır.
1- Obligation and immediate necessity
(Hemen yerine getirilmesi gereken mecburiyet):
- Need he set off at once?
- Hemen yola çıkması gerekiyor mu ?
- Yes, he must set off at once.
- Evet, hemen yola çıkması gerek.
2- Lack of necessity (Gerekliliğin olmaması):
- No, he needn’t set off at once.
— Hayır, hemen yola çıkmasına gerek yok
- You needn’t walk to the post office to mail your letter.
You can put it into the mailbox here.
- Mektubunu atmak için postaneye gitmene gerek yok.
Onu buradaki posta kutusuna atabilirsin.
3- In asking for permission (İzin isteme):
- Need I set the table?
— Sofrayı hazırlayayım mı?
4- Absence of obligation as the negative of ‘must ‘
(Must’ın olumsuz şekli):
- Must we go there today?
- Bugün oraya gitmeli miyiz?
- No, we needn’t.
Örneklerde görüldüğü gibi “must” ile yapılan soruya yanıtımız gerek yok anlamındaysa “needn’t” kullanılır.
5- Expresses an action which was done unnecessarily with
“needn’t have + past participle”
(Gereği olmamasına rağmen yapılmış bir eylemin ifadesi):
- You needn’t have bought bread today.
- Bugün ekmek almanıza gerek yoktu (ama almışsınız.)
Örneklerde görüldüğü gibi yapılmasına gerek olmadığı halde yapılmış bir iş “needn’t have + past participle” ile anlatılır.
DARE
DARE
“Dare”, modal olarak yalnızca soru ve olumsuz cümlelerde kullanılır. Üçüncü tekil şahıslarda (-S) almaz. “Dare” asıl fiil olarak ta da kullanılır.
QUESTION:
- Dare she go out alone at night?
— Gece tek başına dışarı çıkmaya cesaret edebilir mi?
NEGATIVE:
- No, she dare not go out alone at night.
- Hayır, gece tek başına dışarı çıkmaya cesaret edemez.