15 Eylül 2007 Cumartesi

CAN

CAN

"Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır. Negatif şekli "can’t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir.

Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:

1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):

- A strong man can lift heavy things.
- Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir.

- A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
- B: Yes, I can. B: Evet, yüzebiliyorum.

- A: I can ride a bike. A: Bisiklete kullanabiliyorum.
- B: I cannot ride a bike. B: Ben kullanamıyorum.

2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):

- You can take a break if you are tired.

— Yorulduysan dinlenebilirsin.


- Can you help me a minute, please?

— Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?


- Can I read your newspaper?

— Gazeteni okuyabilir miyim?

3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):

- Somebody is coming. Can it be the postman?

— Biri geliyor. O postacı olabilir mi?

4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle" (Gerçmişteki olabilirlik):

- Jack cannot have robbed the bank yesterday, because he has been in prison for a long time.

—Dün bankayı Jack soymuş olamaz çünkü o uzun zamanda beri hapishanede yatıyor.

5- "Cannot help "(idiomatic meaning) (Mecazi anlam):

- He cannot help smoking.

— Sigara içmekten kendini alamıyor/içmemek elinde değil.

6- Disbelief (can’t) (İnanmama durumunda):

- You cannot mean that! You must be kidding.

— Bunu kastetmiş olamazsın! Şaka yapıyor olmalısın.

7- Inappropriacy / inaccuracy (can’t) (uygun olmama, uygunsuzluk ifade ederken):

-You cannot wear that dress! It’s indecent.

- Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık.

Hiç yorum yok: