15 Eylül 2007 Cumartesi

COULD

COULD



Could geçmişteki bir yeteneği, kabiliyeti ifade etmek için kullanılır

ve bu anlamda Can ‘in Past formudur.



‘Our son could talk when he was two years old’
Oğlumuz 2 yaşında iken konuşabiliyordu


cümlesinde olduğu gibi.



Fakat sadece burada kullanılmaz, could aynı zamanda şu andaki

ya da gelecekteki olabilirliği ifade etmek için ve kibarca “ bir şey

için izin ya da yardım istemek” için kullanılır. Bu anlamda “can”den

daha resmidir. Please (lütfen) kelimesi;





‘Could I please borrow your pen?’

şeklinde özneden sonra ya da;



‘Could I borrow your pen, please?’

şeklinde cümlenin sonunda gelebilir.



Negatif şekli couldn’t ya da could not şeklinde yazılabilir.

Could ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra örneklere geçebiliriz.



1- Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken):



- When he was young, he could work all day long.

— Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu.



- When she was five, she could read and write

— Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu.



- I was ill, so I couldn’t go to school yesterday OR

- I was ill, so I wasn’t able to go to school yesterday.

— Hasta idim onun için dün okula gidemedim.



Bu örnekte görüldüğü gibi bilgi yahut yetenekle ilgili geçmişteki

beceriklilik could ya da be able to ile anlatılabilir. Bu durumda

cümlenin genellikle geçmişi belirten bir zaman zarfı yada cümleciği

(TIME CLAUSE)bulunur. Cümle olumsuz ise başarısızlık couldn’t

ya da wasn’t/weren’t be able to ile anlatılır. Fakat past possibility

anlatırken could yerine be able to kullanılmaz. Bir durum üzerindeki

başarı, beceri normal olarak be able to ile anlatılır, could

kullanılmaz. Örneğin:



— Because he worked regularly, he was able to get full

marks in the English exams.

— Düzenli çalıştığından İngilizce sınavlarından tam not

almayı başardı.



2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):



— There is somebody in our car, he could be a thief.

— Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir.



3- Ability in a conditional sentence (present-unreal)

(Şart cümlelerinde):



— You could learn English if you studied regularly.

— Düzenli çalışırsan İngilizce’yi öğrenebilirsin.



4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri

ya da izin ifadelerinde):



— REQUEST:

— Could you help me, please?

— Lütfen bana yardım edebilir misiniz?



— OFFER:

— Could you be my guest?

— Misafirim olur musunuz?



— PERMISSION:

— Could I read your newspaper?

— Gazetenizi okuyabilirmiyim?



5- Suggestion (Öneri):



— You could ask him to help you.

— Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin.



6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):



— DIRECT:

— She said, ’I can cook’.

“Yemek yapabilirim” dedi.



— INDIRECT:

— She said she could cook.

— Yemek yapabildiğini söyledi.



7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past

participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik):



— He could have been champion, but he wasn’t given

a chance.

— Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi.

Hiç yorum yok: